Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir, Mersin ekonomisin en önemli sac ayaklarından biri olan tarım ve gıda sektörü potansiyelinin değerlendirilmesine gerektiğine dikkat çekti. Özdemir, “Tarım ve gıda sektöründe ivme kaybediyoruz.
Mersin ülkemizin en önemli üretim ve ihracat merkezlerinden biridir. Kent ekonomisinin önemli bir bölümü tarımsal üretim, iç ve dış ticaret ile tarıma dayalı sanayiden oluşmaktadır. Mersin, bundan 35 yıl önce kişi başına milli gelirde Türkiye 8’incisi iken, aradan geçen zaman zarfında 15 sıra gerileyerek 23’üncü sıraya düştü” dedi.
“Bakliyatı yüzde 20 ucuza ihraç ediyoruz”
Mersin’ in gıda ve tarım üssü olması gerektiğine dikkat çeken Özdemir, “Bu gerilemede en önemli unsurlardan biri de tarım ve gıda sektöründeki ivme kaybı. Ülkemiz tarımsal hasılada olarak 70 milyar dolar ile en yüksek değere 2010 yılında ulaşmıştı. Ardından tarımsal hasılamız kademeli olarak azalarak 58 milyar dolara geriledi. Mersin’in tarımsal hasılası ise aynı dönemde 2,5 milyar dolardan 1,7 milyar dolara geriledi” dedi.
Şehrin tarımsal hasıla düşüş hızının Türkiye’nin ortalamasına göre, daha yüksek olduğuna dikkat çeken Özdemir, şunları söyledi: “Bunun en önemli nedenlerinden biri 2010’dan bu yana ülkemizde tarım alanlarının yüzde 2 daralması, kentimizde ise yüzde 13 azalmasıdır. Çiftçi sayısında ve tarımsal katma değerde de benzer durum yaşandı. Aynı dönemde Mersin’in bitkisel üretim değeri dolar bazında yüzde 29 geriledi. En önemli ihraç kalemlerimiz olan yaş meyve ve sebzeyi birim fiyat olarak yüzde 15, bakliyatı ise yüzde 20 daha ucuza ihraç ediyoruz.”
“Kan kaybına rağmen güçlü pozisyonumuz sürüyor” Yaşanan kan kaybına karşın Mersin’in başta sebze ve meyve olmak üzere hem üretim hem de ihracat açısından güçlü pozisyonunu sürdürdüğünü dile getiren Özdemir, “Mersin bitkisel üretim değerinde ülke genelinde 3’üncü, tarımsal gelir ve tarımsal ihracat açısından ise dördüncü sıradadır. Mersin’in 1,8 milyar dolarlık tarım ve gıda ihracatı 64 ilimizin her birinin yaptığı toplam ihracat ile kıyaslandığında tamamından daha fazladır. Kentimiz sahip olduğu yüzde 7,3’lük pay ile Türkiye sebze üretiminde ikinci, yüzde 12 ile meyve üretiminde ilk sıradadır” diye konuştu.
Türkiye limon, muz, avokado, yafa portakal, king mandalina, yenidünya ve sakız kabak üretiminin yüzde 40’ından fazlasının Mersin’ de üretildiğine kaydeden Özdemir, “Çilek, nektarin, kayısı, erik, narenciye, keçiboynuzu, sofralık çekirdekli üzüm, sivri biber, iceberg marul ve örtü altı üretiminin ise yüzde 20’sinden fazlası yine Mersin’e aittir. Mersin’in 2022 ihracatının yüzde 64’ü ve ithalatın ise yüzde 53’ü tarım ve gıda ürünlerinden oluşmaktadır.
İlimiz yüzde 24’lük pay ile yaş meyve ve sebze, yüzde 88’lik oran ile bakliyat ve yüzde 41 ile narenciye ihracatında Türkiye sıralamasında lider pozisyondadır. TİM İlk 1000 İhracatçı Araştırması’nda yer alan 15 Mersinli firmanın 10 tanesi, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde yer alan 11 Mersinli firmanın 6 tanesi de tarım ve gıda sektöründe iştigal ediyor” dedi.
“Geleceğimizi bugünden planlamamız gerekiyor”
Abdullah Özdemir, Mersin önümüzdeki sürece yönelik riskleri etkin bir şekilde yöneterek bir tarım, gıda ve agro endüstri merkezi olabileceğini savundu. Özdemir, “Bu doğrultuda yeni üretim planlamasını ilk aşamada kentimizin güçlü olduğu meyve ve sebze sektöründeki pozisyonunu korumaya öncelik olmalıdır.
İkinci aşamada ise sahip olduğumuz coğrafyanın temel özelliklerini esas alarak örneğin tropikal ürünlerde olduğu gibi dünya ticaretinde göreceli olarak üstünlüklere sahip ürünler ile ürün desenimizi genişletmeli ve pazar çeşitliliğimizi artırmalıyız.
İhracat potansiyelimizin daha verimli değerlendirilmesi açısından ise Hollanda örneğinde olduğu gibi, katma değeri yüksek ürünlerle tarım-gıda ürünlerinin işlenmesine dayalı sanayimizin gelişimi hedeflenmelidir. Bunu gerçekleştirebilmek için de ilgili teşvikler bu yeni modeli destekleyecek şekilde kurgulanmalı, böylece mevcut sermayenin yatırıma dönüşmesinin yolu açılmalıdır” diye konuştu.
